31 Aralık 2012 Pazartesi

A Young Doctor's Notebook



Jon Hamm ve Daniel Radcliffe'in birbirine bu kadar benzediğini bu dizi sayesinde farketmiş olmama inanmıyorum! Ama meğerse ne kadar çok birbirlerine benziyorlarmış. Mad Men'in sevilen aktörü Jon Hamm ve Harry Potter'ımız  Daniel Radcliffe Dr.Vladimir Bomgard olarak karşımızı çıkıyor bu mini seride. A young doctor's notebook 4 bölümlük mini dizi olarak tasarlandı ve buna inanın çok üzüldüm. 4.bölüm de an itibariyle bitti :( 
Komedi-drama türündeki bu diziyi ben çok sevdim.


Mihail Bulgakov'un doktorluk diplomasını aldığı 1916-1918 arasındaki yaşantısını ve yarı otobiyografik bir komedi olarak kaleme aldığı bir çalışmasının sky tarafından televizyona uyarlanmış şekliymiş.


Tıp okuyorsanız veya en azından bir ilginiz varsa bence kesinlikle izlemelisiniz.Ha benim ilgim var mı?Yok.Ayrıca geçmişte geçen dizileri sevmediğimi düşünsem de belki de sırf sevdiğim iki oyuncu için bu kadar sevdim bilemiyorum.Ama keşke daha devamı olsa diye üzülüyorum.


Rusya'da zorunlu hizmete yapan doktor Harry Potter maceraları diye okumuştum bir yerde bu dizi için.İyi ki o yıllarda değiliz diye düşündükçe ve o ilkel yöntemleri gördükçe bulunduğumuz zamandan dolayı insan mutlu oluyor.


 * İlk bölümün açılış sahnesinde Mad Men'imiz Jon Hamm sigara tüttürüyor ve bu da oldukça ironik olmuş.Ayrıca papyonu da çok yakışmamış mı? :)


*2.bölümün izlenmesi oldukça sağlam bir mide gerektiriyor bunu söylemeden edemedim. Kan görmeye dayanamayanlar oraları hızlı bir şekilde geçebilirler :) 

*Diziyi izledikten sonra "Leopold Leopoldovic" ismini sonsuza kadar unutamayacağınızın garantisini verebilirim.



Morfin ele alınarak kocaman bir bağımlılık teması işlenmiş. Unutulan bir köy,unutulan bir hastane.Yeni mezun bir doktor. 4.bölüm bir efsane olmuş bence. Ve bu dizinin tüm kalbimle mini bir dizi olarak kalmamasını diliyorum.



"Bir doz morfin için şu karda ölmeye razısın.Daha da kötüleşecek biliyorsun değil mi?Şimdiki halini kötü mü sanıyorsun?Bu daha hiçbir şey!Kendini Goldieva yakınlarında bir eczanenin yanında , başkasının dışkısında , çöplerin içinde yatarken bulana kadar bekle."


25 Aralık 2012 Salı

Where is my hamburger?

Evvet. Yine iştah kabartıcı anlardayız. İstanbul'a geldiğimde tanıştığım bir lezzet olan Jumbo Burger'i anıp,hislenip bu resimleri sizlerle paylaşmak istedim.Keşke şu an orda olsam ve onun resimlerini çekip sizlerle paylaşabilsem ama en yakın zamanda onu da yaparım diye düşünüyorum. Jumbo olmasa da bi Mano en azından bi Mc olsaydı şu an deyip gözyaşları içinde resimlerle sizi başbaşa bırakıyorum. 




 



AY ŞU RESME GELENE KADAR DÜŞÜP BAYILMIŞIM HİÇ SÖYLEMİYOSUNUZ BU NASIL GÜZEL BİR HAMBURGER EKMEĞİ !!!???? 


         Kızlarr.... Sizin için de Buse Terim style bir hamburger paylaşmadan edemedim ;)))))))



                                                            come to me babies!


daha fazla dayanamadım.
burada bitiriyorum.
bunlara bakıp da gidip bir tarhana pişireyim bari.
iyi akşamlar.

24 Aralık 2012 Pazartesi

undercut

Hep isteyip ama asla yapamayacağım bir şey olarak : undercut.
Neden derseniz;çünkü sadece 100 kişinin 1 tanesinde güzel durduğunu düşünüyorum hatta ve bazen onda bile Üvey Baba dizisinin Lamia'sı gibi durmakta.Eğer ben de Rihanna olsaydım anca o zaman yapardım.Ama olsun yine de bi trend olarak :  undercut . 

mini itiraf : blog için resim bakarken hiç tam istediğim bir resim bulamadım.o yüzden buraya koyduğum resimleri hep eleştireceğim.ksr bkmyn kzlr.....



Aralarından en beğendiğimle (gerçi tek) başlayayım dedim.Bak ne güzel küçücük burnun güzel dudakların var.Sana yakışıcak tabi bana mi yakışacak?  


Ah be canımın içi.Ah be Cansever'im.Ah be bitanem. Keşke sana ben değil de annem burda olsaydı o yorum yapsaydı.Şahtın da şahbaz olmuşsun.Hem undercut hem de bu rasta gerçekten brava.Zaten diğer yaptıklarına yorum bile yapamiciiiim.Senin melek dövmenden melek olmadığını hepimiz anladık.NYS BLEMYRM.


                                        Sen cool bir kızımızsın.Sana puanım 9 kanka.


   Umarım tek başına bir ormanda ilerlerken umarım birkaç kaplan seni kovalar da kaçamazsın.Kaçamayasıca.Küpelerin hoş ama yetmez.


senin burda ne işin var ben bu resmi neden buraya koydum bilemedim ama kaldırmak çok zor geldi :(


Hayatın sillesini yemiş,feleğin çemberinden geçmiş arkadaşım benim. Arkadaki merdiven ne? Sen nerdesin? Baş parmaktaki yüzük nedir? Napıyon sen ya ? :( Ama fikrini sevdim.


Bak şimdi.O güzeller güzeli tenine o güzeller güzeli yüzüne biraz fazla olmamış mı bu?Hani tamam sana yakışmayacak da bana mı yakışacak biliyorum,tamam biliyorum dedim ama bir basamak daha az olsaydı daha iyi olurdu.Benim fikrim bu yönde tatlım..Saçların zaten çok güzel.Yüzün güzel.I'm Hakan Akkaya and i know it.
 -

Ah be benim Tatu dinleyen canım kızım.Senin bu derbeder pozların ne olacak?Asi duruşunun altında soğuk havalarda iki kat çorap giyen tavrın var biliyorum.Hayır neye isyanın be kuzucum noldu rocker sevgilin seni aldattı mı :(((( Olmamış I DON'T WANT YOU. Aldın mesajı ;) Ayrıca o tarz kulak deldirmeler artık moda değil haberin olsun.Onu da ben mi söyliyim?


"ABAAAAAART!!" dediğimi duyar gibi oldunuz değil mi? Sen daha çok bizim komşunun askerden gelen oğlu İzzet gibi olmuşsun be marmelatım..Sana yorum yaparak kendimi yoramam hiç....

                                                                 Bizimlasın.


 En beğendiğim 2.sin bebişim. Eğer senin tarzında biri olsaydım,aynen bu şekil olmak isterdim. Çok beğendim çok beğendim çok çok çok beğendim. 


Bu burun,bu dudak. Kıskançlıktan gideyim de kendime perçem keseyim bari. Napayım.


Artık yeter. Sanırım olay burunda bitiyor arkadaşlar. Bu saç rengi bile nasıl tontiş durmuş canım.

and the oscar goes to : 




Bitanem. En çok bu saç sana yakışıyor. Ve hiçbirimiz Bi Rihanna Değiliz! O yüzden en iyisi güzel güzel saçlarımızla,gerek örerek gerek at kuyruğu yaparak hayatımıza devam edelim.Kimine bebek gibi duran saç modelleri kimine Rober Hatemo duruyor.Lanet olsun bu dünyaya..

Not: Rober Hatemo için buraya tıklayalım. ROBER

21 Aralık 2012 Cuma

snow globe

Dünya'daki tüm kar küreleri benim olabilir,hepsini bana alabilirsiniz! 
Yeni yıl yaklaştıkça daha da çok ortaya çıkmaya başladılar,dayanamıyorum hepsini istiyorum.
Bunlar da benim en beğendiklerim.













11 Aralık 2012 Salı

Jane



"... Jane onu tanıdığında çok küçüktü. Çok küçük. Bu kadar küçük bir yaş bu kadar kötü bir adamı tanımaya yeter miydi? Kimse bilmez. Ama bu kadar küçük yaşına küçücük bedenine öyle kötü birini hapsetmişti ki nereye giderse gitsin kalbinde taşıyacaktı onu. Taşıyacak,atamayacak. Atmak istese,iğrense,kollarını etlerinden ayırmak istese de,olmayacaktı. Yapamayacaktı. Atamayacaktı,atamazdı da. Atılmazdı çünkü. Ama Jane bunu bilmezdi. Artık kimseye anlatmazdı derdini. Hep aynı şeylerdi çünkü,hepsi aynı derttendi. Herkesin dertlerine bakardı bi. Bide kendi derdine. Mesela gidip söylese ona,bin kere söylese,karşısına alıp milyon kere söylese.Yok.Olmazdı.Değişmezdi hiçbir şey.Çünkü Jane imkansızı isterdi,zamanı kırmak gibi imkansız şeyler.Onun en büyük hayali , dünya tersine de dönse asla olamayacak bir şeydi. Aslında dünyada olması en imkansız şey onun hayaliydi demek belki de daha doğru olur. Ama Jane devam ediyordu bir şekilde. Her gün ibadet gibi kalbini korumaya çalışıyor,içinde hapsettiklerini sımsıkı sarıyordu. Ama hala çok küçüktü. Hala."