30 Temmuz 2012 Pazartesi

kalp kırıklığı





Hepimiz birilerinin hayatında öyle ya da böyle bir yer ediniyoruz.Ama asıl merak ettiğim yeterli olan ne?
Hayal dünyasında mı yaşıyoruz hepimiz?Yerimiz ne? Neyiz biz karşımızdakinin hayatında? Neyiz? Kimiz? Ne zaman öğreneceğiz kim olduğumuzu? Gidince mi? Karşımızdakinin hayatından gidince mi?
Bu hayattan gidince mi?
Yerimizi bilmeliyiz ki orada durabilelim.Ama bilemiyoruz çoğu zaman.
Karşımızdakinin hayatında nasıl bir önemimiz var bilemiyoruz.Çok sevdiğimizden bilemiyoruz,bir şey kapıyor gözlerimizi,kulaklarımız sağır oluyor.Bir taraf için çok önemli olan hisler,diğer taraf için çok kolay bir şekilde çöpe atılabiliyor,hepimiz yaşadık biliyoruz.
Ama bu hayat çok kısa. Bize değer verenleri,bize kalbini açanlara neden biz en güzel yeri vermek yerine böyle yapıyoruz? Neden? Kaybetmeyi mi bekliyoruz,kalbimizi sunmak için?
Zaman olarak ne kadar zaman geçmesi gerekiyor sınırları kaldırmak için?Bir bütün olabilmek için ne kadar geçmesi gerekiyor,kaç gün,kaç ay,kaç mevsim? Sonsuz sevgimiz için kaç mevsimi görmek gerekiyor?Anlamak için değeri beraber kaç kez sarılıp ağlamak gerekiyor? Ya da gidenin arkadasından mi ağlanmalı değeri bilinsin diye?  Ne istiyoruz , ne bekliyoruz ?  Neden böyle yapıyoruz? 
-Sadece sevdiklerimizin hayatında kalıcı izler bırakabilelim diye..Güne bizim parmak izlerimizin olduğu hayatlarla uyansınlar diye..
Çok şey mi istiyoruz?

29 Temmuz 2012 Pazar

ne kadar çok beklenti o kadar çok mutsuzluk!

Hep bir şeyler bekliyoruz.
Belki çevremizden,ailemizden,arkadaşlarımızdan,sevgilimizden,eşimizden. Belki doğamızda var tamam kabul ama bazen çok şeyler bekliyoruz. Biliyoruz,ama bekliyoruz işte. Ne zaman artmaya başlıyor bi bilsek dur dururuz belki bunu ama bilemiyoruz. Daha fazlasını,daha fazlasını,daha fazlasını istiyoruz.Ama şunu bilmeliyiz ki  "beklentiler sadece üzer."
Ne yapmalı ? Beklememeli miyiz ?
İnsanız sonuçta,bekleriz..
Ama şunu da öğrenmeliyiz,karşımızdakinin bize sunacağı kadar şey beklemeliyiz.5 çocuklu bir aile geçindiren işçi bir babadan yat beklemek nasılsa,sevgisi yetersiz birinden dostluk,aşk ve diğer hisleri beklemek bu kadar anlamsız olur.Öncelikle karşımızdakini tanımalı, ona uygun ölçüde hisler beklemeliyiz. Bu ölçüde beklemeliyiz ki,sonradan hayal kırıklığına kapılmayalım.


             unutmayalım ; ne kadar az beklenti o kadar çok huzur .





bilseydim son kez gördüğümü..

Yaşadığımız şu hayatta ölümden daha acı ne olabilir diye düşünüyoruz değil mi bazı zamanlar? Cevabını biliyoruz,ama yine de düşünüyoruz. 17 yaşıma kadar hiçbir yakınımı kaybetmemiştim ben.  Dedem (babamın babası ) vefat ettiğinde babam 18 yaşındaymış,ve babam bile onu yeterince tanıyamamış. Tanıdığın,kokusunu,sesini bildiğin birini kaybetmek öyle acı ki. Tarifi,tanımı yok. 17 yaşımdayken en yakın arkadaşımın kardeşini kaybettik.Bu cümleyi sadece size daha iyi anlatmak için kurdum,o gece biz kardeşimi kaybettik.O gün her şeyin gözümde anlamını yitirdiği,bir daha yerine konulamaz bir boşluğumun başladığı gündü. Çok iyi bildiğim bir şeydir bu ; ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir? Hiçbir şey.
       Gece uykumdan uyandığımda,çalan telefonla bunu öğreneceğimi nerden bilebilirdim ki? Nerden bilebilirdim o akşam oraya gitmem gerektiğini,? O düğüne gitmeliydim,orada olmalıydım. Bilemiyorsunuz işte. O kişiyi son kez gördüğünüzü son kez sarıldığınızı son kez güldüğünüzü bilemiyorsunuz. Akşam 18.00'de telefonla konuştuğunuzda gülüşürken,gece haberini alacağınızı bilemiyorsunuz. Ertesi gün gözlerinizin önünde cansız bedeninin olacağını bilemiyorsunuz. Her gün,her adını andığımda kalbimde öyle bir acı öyle bir umut oluyor ki. Bir gün daha yaklaşıyorum onu göreceğim güne. 
      Öğlenleri beraber yediğimiz yemekleri,akşam aynı masada oturuşlarımızı,hoşlandığın kızı anlatmanı çok özledim. Öyle özledim ki bir saniye tereddüt etmeden yanına gelebilecek kadar. Çağırsan,an düşünmeden seninle olacak kadar.Tanıdığım günden beri ailemden oldun sen benim,gidişine hala alışamadım.Aylar,yıllar geçti alışamadım. Bilseydim son kez gördüğümü seni kocaman sarılırdım sana,bırakmazdım.İzin vermezdim gitmene.Ama erken gidişin hiçbir şeyin bitişi değil.Seni çok seviyorum mavi gözlü meleğim,hep bizimlesin.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Sertab!

 Neresinden başlasam bilmiyorum. Ama bugün ilk kez " Dım Dım" şarkısının klibini izledim ve izledikten sonra kesinlikle bu yazıyı yazmalıyım diye düşündüm. Ozan Çolakoğlu'nun albümü çıktığından beri zaten şarkıyı severek dinliyorum ama klibini izlediğim de inanın içimde öyle bir güzellik belirdi ki,öyle güzel şeyler hissettim ki. Sertab Erener'i kendimi bildim bileli severek dinliyorum,çoğu şarkısını da ezbere söyleyebilirim ama bu klibiyle gerçekten bana hala yaşayan duygularımız olduğunu gösterdi. Sözleri Can Temiz'e müziği Sertab Erener ve Demir Demirkan'a ait olan bu güzel şarkı o güzel,sıcak klibiyle benim gözümde zirvededir bugün itibariyle.




   O çocukların yüzündeki temiz gülümseme kaç klipte var ? Kaç mankenin oynayıp,bikinileriyle dans ettiği klipte yer alıyor bu içten gülümseme? Mardin'de çekilen klip gerçekten memleketimizin güzel insanlarını göstererek çok başarılı bir işe imza atmış. O dedenin bakışındaki sıcaklık,dans ederken ki rahatlığı.. Gerçekten o kadar etkilendim ki,kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum klibi :)
  Klibi izledikten ve bu yazıyı yazmaya karar verdikten sonra biraz araştırdım internette olsun,sosyal medyada olsun gördüğüm tek eleştiri şarkının sözleri ve klibin uymadığı yönündeydi. Ben buna katılmıyorum. Şarkıda geçen kişisel fikirler ve düşünceler bence yurdumun insanına çok güzel yakışmış,yakıştırılmış. O eleştiride bulunanların, klipte birkaç bikinili bayan aradığını düşünüyorum.  Ayrıca The Chemical Brothers-Do It Again klibiyle bu klip bir tutulmamalı bence. Her şekilde bizim Mardin'imizin sıcaklığı çok daha üstündür.
   Sertab Erener'e de o saç,o saç rengi nasıl yakışmış inanın bayıldım! Dövme fikri,teyzemizin parlayan altın dişi,üç afacan çocuk,ninenin bastonla yere vurup ritm tutuşu,teyple gezen çocuklarımız,salıncakta sallanırken saf gülümsemesiyle gülen güzel kızlarımız..Hepsi mükemmel! Zaten kendisinin sesine ve başarısına yorum yapmak bana düşmez.
      Emeği geçen herkesin ellerine sağlık! Daha nice böyle güzel klipler görmek dileğiyle,benim canım ülkem!


 İşte o klip ;





27 Temmuz 2012 Cuma

o alıyor 5'e sen alıyorsun 55'e

Önemli olan iç güzelliği diye başlasam yazının sonunda ne demek istediğimi anlayacaksınız bence. Üniversiteye başladıktan ve İstanbul'a yerleştikten sonra daha önce duyduğum ama gitme fırsatım olmayan pasajlara,sokaklarda daha önce girmediğim mağazalara girme fırsatım oldu.Tabi yakın arkadaşlarımla beraber.Sizlere bu gezmelerim sırasında en çok üzüldüğüm konulardan birini anlatmak istiyorum. Siz gidip mağazadan sırf etiketi olduğu için çok basit bir t-shirte minimum 5 katı para veriyorsunuz,aynısını Terkos Pasajı'ndan,Atlas Pasajı'ndan ve benim en sevdiğim yerlerden biri olan Beşiktaş Çarşı'sından 5-10 TL arası değişen fiyatlara alıveriyorlar. Yani sözün özü demek istediğim en çok düz tshirtlere para verince üzülüyorum ve onlar için en iyi adresin bu tarz yerler olduğunu düşünüyorum. Aşağıda kombinlediğim parçaların aynılarının Terkos Pasajı'nda çok rahatlıkla bulabilirsiniz.








          Ayrıca sadece bu şekildeki düz t-shirtleri ve gömlekleri değil,her çeşit desenli,desensiz,çiçekli,yırtık pantolonları, düğüne bile gidilebilecek şıklıktaki abiye kıyafetleri, ve daha aklınıza gelebilecek şeyleri bulabilirsiniz. Ben sadece size , düz t-shirtler konusundaki sıkıntımı sizlerle paylaşmak istedim :)


 Referans olarak da belirtmem gerekirse ( genelde haftada bir mutlaka kontrol ederim ) Beşiktaş Sinanpaşa İş Merkezi'ndeki birçok mağazada 5-15 TL arası değişen fiyatlara rengarenk t-shirtler satın alıp,bu yaz gününde rahatlıkla kullanabilirsiniz :) 



neden benim giyecek hiçbir şeyim yok!



Annem bu yazdıklarımı okusaydı sanırım bana 5-6 saat boyunca bağırabilirdi.Evet kadın haklı ama benim gerçekten giyecek hiçbir şeyim yok. Hangimizin var ki ? Odalar dolusu kıyafeti olan arkadaşımın da giyecek hiçbir şeyi yok,haftada 4 kez alışverişe çıkan arkadaşımın da yok. Gerçekten bizim giyecek bir şeyimiz yok! 
 Peki neden yok! Yine annemi işin içine katıyorum ama onun gözünden ;
  - aldıklarım "ziptirik ziptirik" şeyler olduğu için
  - sadece 1 kere giyeceğim şeyleri almaya bayıldığım için
  - ne ile giyeceğimi bilmeden 'olsun elbet giyerim bir yerde' diyerek aldığım onlarca şey için...

Bu kadarını yazabildim devamını siz de biliyorsunuz :) Sanırım bir de benim gibi kıyafetlerine aşık olanlar var. Yani şöyle söyleyebilirim mesela siyah uzun eteğime aşığım. Aman Allah'ım hep onu giymek istiyorum . Yırtık kotumu en güzel kotlara değişmem mesela,aşığım. yine bu biz kızların bağlanma durumuna çıkıyo bence. Bir şeyi sevdiğimiz zaman tam seviyoruz. kıyafetlerimiz,sevgililerimiz bunlar bizim için aynı konumda :)





Yaz gelince " aman Allah'ım ne kadar çok kışlık kıyafetim varmış hemen kış gelsin!!! " diyosan sen de bendensin. Yaz geldi,geçiyor. şimdi sadece kışı bekliyorum , bakalım kışın neden sızlanacağım :)

Not: annemin "ziptirik" diye nitelendirdiği Terkos'tan 5 tl'ye aldığım o cici üstlerimi sizlerle paylaşmayı da çok isterim ama inanın moda konusunda çok fazla bir bilgim olmadığı için ona el atmak istemiyorum ama bu atmayacağım anlamına gelmez.
  Neden dolaplarımız full doluyken giyecek hiçbir şeyimiz yok,bu soruya bir cevabınız varsa beraber paylaşalım! Herkese ' yarın ne giyeceğim?' derdi olmayan bir gün diliyorum :)

haydi kızlar,KAVGAYA!


 senin,benim,sevgilisi olan veya sevgilisi olmuş herkesin böyle bir kara böcüğü,kara sineği,ayak altında dolaşan veya en azından dolaşmaya çalışan karın ağrısına sahip bir sorunlusu vardır. evet kimden mi bahsediyorum ; sevgilisi olan erkeklerin peşindeki o sıfat bulamadığım kişilerden. AMA ; şimdi sizler için çok güzel sözler hazırladım.KAÇMA,KAÇMA,gel SANA DİYORUUUZ ! 
       
son zamanlarda daha doğrusu son yıllarda daha bir yaygın olduğunu gördüğüm veya en azından hissettiğim bir şey bu.yeni nesil demem ne kadar doğru olur bilmiyorum ama gelişen ve rahatlayan bu yıllarımızda bazı hemcinslerim ( ki bazılarıyla aynı cins olmaktan utandığımı söylemeliyim ) bazı işleri abartmakta. ayrıca olay hem sevgilisi olan erkekler değil , sevdiği biri olan veya henüz ayrıldığı biri olan bile erkeklerin peşinde biten kara sinek gibi bir şeyler. ( ay betimleyemedim de ) ayrıca kara sinek falan diyorum ayrımcılık olmasın sarışın,kumral versiyonlarının da olduğunu çok net biliyorum.
             HEY KIZIM kendine gel. Öncelikle herkesin bi (özünde insan olduğu için ) gururu olmalı. “Basit” sıfatını sana yakıştırdığımız da bu senin veya senin gibi tayfanın hoşuna gider mi? Bilemedim..Ama sanırım gidebilir. çünkü öyle insanlar var ki sadece bazı erkeklerde birtakım şeyler için beraber olan, sevgiden , değerden veya bir takım yaşayan hislerden haberi olmayan. ben anlayamıyorum,kalbinde duygu olmayan bir insan nasıl hareketlerini kontrol edebilir ? 
 İkinci olarak söylemek istediğim bir şey ise , 19 yıllık hayatım boyunca asla bir an bile inanmaktan vazgeçmediğim bir düşünce ; yuva yıkanın asla yuvasının olamayacağı. Küçüklükten beri annem bana bunu aşılamıştır. sanırım son nefesime kadar da bu ilkeye bağlı kalacağım :) 
  Bir diğer düşüncem ise, erkekler bazı şeyleri anlayamaz. Anlayamaz,göremez söylemedikçe de hissedemez. Ama biz “kızlar”  diğer hemcinsimizin nasıl bir insan olduğunu, gözünden  , tek bir sözünden ve çok daha basite indirgemek gerekirse Facebook’undan bile anlayabiliyoruz :) ( kendimden örnek vermem gerekirse çok konuda sevgilim bile dehşete düşmüştür,biz kızlar diğer kızları çooook daha iyi tanıyoruz ) Yani demek istiyorum ki çocuk senin hareketinden bi şey anlamıyo seni arkadaş olarak zararsız görüyo ama biz biliyoruz bebişim nasıl olduğunu senin hiiiiiç merak etme. 
  Sözün özü, çevremdeki arkadaşlarımın,eşimin dostumun,veya canım olan diğer KIZLARIN etrafındaki mini boylara sesleniyorum ; hiçbir zaman ulaşamayacağınız hayaller kurmayın!
   

en sevdiklerim.


   
hepimizin hayatına aile,çevre,okul,arkadaş gibi kategorilerden belki binlerce kişi giriyor,binlerce kişi kalıcı oluyo,binlercesi geçip gidiyo.ama hepimizin en sevdiklerinin ortak olabileceğin düşünüyorum. 
1-) ” bu kızı üzen beni karşısında bulur!” diyecek biri. sevgili olanı daha makbuldur ama en yakın arkadaş da gayet geçerli olur. Allah’ım nasıl güzel bi şey herkese karşı BU KIZI ÜZEN BENİ KARŞISINDA BULUR ya. Ses kaydı yapıp bas bas açıcam her yerde bunu. Çok seviyorum.
2-) “x akşamı buraya gidiyoruz,her şey hazır” diyecek biri. x cuma olur cumartesi olur farketmez. napsak bilemedim,nereye gitsek,hmm farketmez vb. cümleleri hiçbirimiz azıcık bile sevmiyoruz çocuklar.
3-) ağlarken güldürebilen insanlar. benim gibi duygusallığın sularında sık sık yüzen biriyseniz eğer bu tip insanlar mutlaka çevrenizde olmalı.tek bir cümlesiyle,mesajıyla hatta ve hatta sadece varlığıyla olmalılar. 
4-) tercihlerinin,kararlarının arkasında duran insanlar. bayılıyorum böyle insanlara. lafta durduğu gibi bir şey değildir bu,her baba yiğidin harcı değil yani. ( kişi kendinden bilir işi :(((  ) 
5-) SÜPRİZ YAPMAYI ÇOK SEVEN İNSANLAR.  özellikle doğum günü süprizlerini yapan insanları ÇOK SEVERİM. (hadise-mesajımı almıştır o)   
6-) çeşit ayırmadan köpekler. YERİM.
7-) beraber saatlerce gülebildiğimiz insanlar.nedensiz.sonuçsuz.sadece içten kahkaha atarak,gözlerimizden yaşlar gelircesine gülmekten bahsediyorum. beraber çok güldüğünüz insanları ne kolay hayatınızdan çıkartabilirsiniz ne de kolay unutabilirsiniz.
özetlemek gerekirse , 

Yaz sadece zayıf kızlara mı geldi?


                               
N’apalım doğuştan 0 beden yaratılmadıysak? 0 beden değilsek 90 cm. bacaklarımız yoksa bize yaz gelmedi mi? TABİİ Kİ de geldi. Bütün kış ne yalan söyleyelim yedik içtik yattık. Onu yedik bunu yedik doymadık üstüne tatlısını yedik , ” keep calm and eat ” modunda gezdik. Doğal olarak yaz gelince plajlarda , televizyonlarda orda burda bikinili kız görünce ağlama sırası bize geldi. Sen,ben,Deniz Seki,Gülben Ergen beraber ağlarız işte napalım..  :(((
 Ama ben önce sizleri sonra kendimi düşünerek hepimiz adına bir söz veriyorum, en kısa sürede biz de mankenlere taş çıkartacağız rahatça istediğimizi giyip arz-ı endam edeceğiz. ( DAHA ÇOK KİLO ALDI )    ŞAKAbi yana herkesin öncelikle kendini tanıması ve bazı şeyleri sadece kendisi için yapması gerekir. Ona buna güzel gözükmekten önce aynaya bakıp kendimize gelmemizin vaktidir bugün! 
    Hepinizin o güzel yüzleri bunları hak ediyo! O zaman diyet başlasın ! 

Hepimiz,aynıyız!


   Bir insanı hiç kendinizden daha çok sevdiniz mi? Belki biraz demode yerli dizi klişesi gibi olabilir ama hiç “kalbinize söz geçiremediğiniz” oldu mu ? Evet oldu. Hepimizin oldu. Belki de o kişi hayatınızda şu an,belki siz bu yazıyı okurken yanınızda uyuyo,belki de elinizde telefon onunla mesajlaşıyorsunuz. Ama herkes bu kadar şanslı olmuyo. Belki de o çok sevdiğiniz sizden uzaktadır,belki sizin bile değildir. KIZLAR! Kendimize geliyoruz hemen! En güçlü biziz,demeyeceğim tabiki de. Bunu ben söyleyemem. Çünkü ben kendimi biliyorum. Sevdiğim kişi için gecelerce uyuyamadığım oldu,onunla kavga ettiğimde ağlamaktan gözlerimin kan çanağına döndüğü de oldu. Sesim kısılıp yorgun düştüğüm de oldu. Ama sevgi çok büyük bir şeydir benim gözümde. Burda kalkıp sevgilimi ne kadar çok sevdiğimi anlatmayacağım ama anlatsam ( onu herşeyden,herkesten çok sevdiğimi,tanıdığım en mükemmel insan olduğunu,sonsuza kadar onunla olmak istediğimi anlatırdım) sizlere vermek istediğim mesajların alt teması, her zaman güçlü olun olmazdı. 
   Bu olaylara en yakınlarımdan yaklaşırsam,dünyanın en iyi kızları olan bizim kızlar hep dünyanın en saçma insanlarını buldular,ah şanssızlarım benim! Ama üzülmeyin bu 2.yazımda sadece bir giriş yapıyorum. Bundan sonra yalnız değilsiniz,ben varım! 
 Her türlü aşk,meşk,dedikodu için burdayım;
bicarriebradshawdegil@gmail.com 
İstediğiniz konuda elimden geldiğince akıl verebilir,2012 model Güzin Ablanız olabilirim.Konuşacağımız her şeyin aramızda kalacağındankesinlikle emin olabilirsiniz. Sizi seviyorum,mutlu olun!

Sinir olunan kızlar vol.1



Şu kızların en büyük düşmanları gene şu kızlar.. Yemin ediyorum bunca yıllık hayatımda öğrendiğim en önemli şey ne çekiyosak kendi cinsimizden çekiyoruz! Ya valla bizim adamların da suçu yok ki biz kendi kızlarımıza sahip çıkamıyoruz daha!
 
Gelelim bugünkü sinir olunan kızlara! BİZ NAPIYORSAK YEMEDEN İÇMEDEN KOŞUP AYNISINI YAPANLAR! Biraz uzun mu oldu ne? Ama onlara her şey müstahak bebişlerim. Biraz daha açıklık getirirsem eğer , ay biz sevgilimizle atlasak köprüden özenip manitasına ağlıyıp kendini atlattıracak. Deli mi ne? Tam bir ÇILGIN.  Ama yok. Biz güçlü kızlar ordusu olarak her türlü hallederiz.Sen kimsin PAÇOOZ benim aldığım kıyafeti alıyosun. Sen kimsin benim paylaştığım şeyleri kendin gibi paylaşıyosun??? DERDİM AMA SALON KADINI ÇİZGİMDEN KAYMIYORUM. 
Bu tip insanlarla baş edebilmek için birkaç basit yöntem sunuyorum sizlere şimdi TOPLANIN! 
  1. Firstly , şimdi bu biz napıyosak yapıyo ya HADİ bakalım kötü şeyler yapalım? Paylaş ordan herkesin uyuz olduğu,kıl olduğu 2 şey. Mesela bunun sevgilisi,veya aşık olduğu hoşlandığı çocuğu 5 dakika incele 3-5 tweetini oku anlarsın zaten çocuk neleri sever neleri sevmez. (hepimiz yapısal olarak böyleyiz,zeki doğmuşuz kızlar! ) He bu bizim ışığımızdır kızlar! Bulduğumuz güzergahta ilerliyoruz. Zaten bu saftoron hemen oltaya düşecektir. Ondan sonra gelsin ona gözyaşları gitsin sinir krizleri . 
  2.  Bunun zevkine ters düşen şeyler yap. Onun önünde kötü giyin,saçmala! Sonra ayrıldığında cool çizginde devam et bebeğim!
  3. Bu x tip kızımızın bu huyundan bahsettiğimiz kenkslerimizin gözü zaten hep ondadır.Ve bu bizim kızlar da ” aa bunun aynısını …. yapmıştı ” ” aa aynısı onda var” tarzı kalıplarla zaten Selena dizisi repliğiyle onu rencide edeceklerdir.
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Ama eğer bu arkadaşımız bu paçoz bu asalak   hala devam ediyorsa,siz bana onun adını verin ben onu rencide edeceğime söz veriyorum! En mutlu olun,öptüm.