29 Temmuz 2012 Pazar

bilseydim son kez gördüğümü..

Yaşadığımız şu hayatta ölümden daha acı ne olabilir diye düşünüyoruz değil mi bazı zamanlar? Cevabını biliyoruz,ama yine de düşünüyoruz. 17 yaşıma kadar hiçbir yakınımı kaybetmemiştim ben.  Dedem (babamın babası ) vefat ettiğinde babam 18 yaşındaymış,ve babam bile onu yeterince tanıyamamış. Tanıdığın,kokusunu,sesini bildiğin birini kaybetmek öyle acı ki. Tarifi,tanımı yok. 17 yaşımdayken en yakın arkadaşımın kardeşini kaybettik.Bu cümleyi sadece size daha iyi anlatmak için kurdum,o gece biz kardeşimi kaybettik.O gün her şeyin gözümde anlamını yitirdiği,bir daha yerine konulamaz bir boşluğumun başladığı gündü. Çok iyi bildiğim bir şeydir bu ; ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir? Hiçbir şey.
       Gece uykumdan uyandığımda,çalan telefonla bunu öğreneceğimi nerden bilebilirdim ki? Nerden bilebilirdim o akşam oraya gitmem gerektiğini,? O düğüne gitmeliydim,orada olmalıydım. Bilemiyorsunuz işte. O kişiyi son kez gördüğünüzü son kez sarıldığınızı son kez güldüğünüzü bilemiyorsunuz. Akşam 18.00'de telefonla konuştuğunuzda gülüşürken,gece haberini alacağınızı bilemiyorsunuz. Ertesi gün gözlerinizin önünde cansız bedeninin olacağını bilemiyorsunuz. Her gün,her adını andığımda kalbimde öyle bir acı öyle bir umut oluyor ki. Bir gün daha yaklaşıyorum onu göreceğim güne. 
      Öğlenleri beraber yediğimiz yemekleri,akşam aynı masada oturuşlarımızı,hoşlandığın kızı anlatmanı çok özledim. Öyle özledim ki bir saniye tereddüt etmeden yanına gelebilecek kadar. Çağırsan,an düşünmeden seninle olacak kadar.Tanıdığım günden beri ailemden oldun sen benim,gidişine hala alışamadım.Aylar,yıllar geçti alışamadım. Bilseydim son kez gördüğümü seni kocaman sarılırdım sana,bırakmazdım.İzin vermezdim gitmene.Ama erken gidişin hiçbir şeyin bitişi değil.Seni çok seviyorum mavi gözlü meleğim,hep bizimlesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder