11 Aralık 2012 Salı

Jane



"... Jane onu tanıdığında çok küçüktü. Çok küçük. Bu kadar küçük bir yaş bu kadar kötü bir adamı tanımaya yeter miydi? Kimse bilmez. Ama bu kadar küçük yaşına küçücük bedenine öyle kötü birini hapsetmişti ki nereye giderse gitsin kalbinde taşıyacaktı onu. Taşıyacak,atamayacak. Atmak istese,iğrense,kollarını etlerinden ayırmak istese de,olmayacaktı. Yapamayacaktı. Atamayacaktı,atamazdı da. Atılmazdı çünkü. Ama Jane bunu bilmezdi. Artık kimseye anlatmazdı derdini. Hep aynı şeylerdi çünkü,hepsi aynı derttendi. Herkesin dertlerine bakardı bi. Bide kendi derdine. Mesela gidip söylese ona,bin kere söylese,karşısına alıp milyon kere söylese.Yok.Olmazdı.Değişmezdi hiçbir şey.Çünkü Jane imkansızı isterdi,zamanı kırmak gibi imkansız şeyler.Onun en büyük hayali , dünya tersine de dönse asla olamayacak bir şeydi. Aslında dünyada olması en imkansız şey onun hayaliydi demek belki de daha doğru olur. Ama Jane devam ediyordu bir şekilde. Her gün ibadet gibi kalbini korumaya çalışıyor,içinde hapsettiklerini sımsıkı sarıyordu. Ama hala çok küçüktü. Hala."

2 yorum: